Güneş Koruyucular

Gelecekte keşke deme, bugünden güneş koruyucu kullanmayı ihmal etme!

Syorell Güneş Koruyucular
Cildine Uygun Olanı Seç

Güneş Koruyucu Nedir? Mineral (Fiziksel) ve Kimyasal Filtreli Güneş Kremlerinin Artıları Eksileri Nelerdir?

Kırışıklıklar gözle görünür olmaya başladığında can sıkıcı olabiliyor. Yaşlanmayı kimse istemiyor ama bu doğal bir süreç ve bunun doğal bir süreç olarak kalmasını sağlamak elinizde. Cildin sağlıklı ve genç kalması için güneş ışınlarından korunmaya ihtiyacı var. Üstelik sadece yaz aylarında değil, dört mevsim.

Tabi ki güneş kremleri ile…

Hangi Güneş Kremi Sizin İçin Doğru Seçim ve Cilt Tipiniz İçin En İyisi?

Güneş koruyucular genel olarak iki kategoriye ayrılır.

Kimyasal ve mineral (fiziksel) filtreli.

Her ikisi de güneş ışınlarına koruma sağlarken, kimyasal güneş kremi ve mineral güneş kremi, aktif içerikleri ve UV ışınlarına karşı koruma şekilleri bakımından farklılık gösterir.

Güneş Koruyucu Nasıl Çalışır?

Güneş kremleri, güneşin zararlı ultraviyole (UV) ışınlarını engellemek, saptırmak veya yansıtmak için filtreler kullanılan bileşiklerdir. Maksimum verim için, tüm güneş koruyucuların doğrudan güneş ışığına maruz kalan tüm bölgelere doğru dozda ve metotla uygulanması gereklidir.

Hem güneş hem de su, güneş koruyucu koruma etkisinin; genellikle birkaç saat içinde azalmasına sebep olur. Dolayısı ile güneş koruyucu üstünde yüksek SPF değerlerine aldanmamak gerekir.

İki Saat ve İki Parmak Kuralı Nedir?

FDA’ya göre güneş kremi kaç faktör olursa olsun iki saatte bir yenilenmelidir. Bu öneri maksimum süredir. Vücudunuza ve yaptığınız faaliyetlere bağlı olarak değişkenlik gösterir.
Örneğin; açık tenliyseniz daha sık uygulamayı düşünebilirsiniz. Ek olarak, yüzüyorsanız veya terliyorsanız, güneş kremi daha hızlı çıkabilir ve daha sık tekrar gerektirebilir.

İki parmak kuralı, bilinen kimyasal ve mineral filtre özellikleri göz önünde bulundurularak önerilen bir yöntem. Özellikle kimyasal filtreli güneş kremlerinde, kimyasal filtrenin hücre içine girmesi ve bu şekilde hücrenin kendisini güneş kalkanı olarak kullanması sebebiyle; cildiniz ne kadarını emiyorsa o kadar uygulamak gerekli. Mineral filtreli güneş koruyucular ise cilt üstünde güneş kalkanı oluşturur.

Mineral güneş kremi kimyasal güneş kreminden farklıdır.

Bu farklılık, kimyasal güneş koruyucudan mineral bazlı bir markaya ilk geçişte çok daha fazla kendini hissettirir. Genelde kullanıcılar ilk deneyimlerinde ya ürünü aşırı uygular ya da doğru şekilde yaymaz. Sonrasında da çok beyazlık yaptığını veya işe yaramadığını düşünebilirler. Gerçek şu ki, geleneksel kimyasal bazlı türlere göre mineral güneş kremi daha az uygulamada bile yeterli olabilir.

Bazı Kimyasal Filtrelerin Yan Etkileri

Aslında kimyasal filtrelere genellikle kimyasal emiciler denir. Kimyasal bir reaksiyon yoluyla, kimyasal filtreler UV ışınlarını ısıya dönüştürür. Ardından bu ısıyı deriden serbest bırakır.

Son FDA testlerinde, tüm mineral olmayan güneş koruyucu kimyasallar vücut tarafından emilir ve sadece tek bir kullanımdan sonra bile kanda ölçülebilir olarak teyit edildi. (Anne sütü ve idrar örneklerinde birçok güneş koruyucu madde tespit edildi. (Bkz. EWG 2020 Güneş Kremleri Rehberi)

• Avobenzone: Kimyasal güneş kremlerinde bulunan en yaygın kullanılan UVA kimyasal filtresidir. Bu bileşen nispeten yüksek oranda cilt alerjisine neden olur.
• Octinoxate: Bu kimyasal filtre cilde hızla emilir ve orta derecede cilt alerjisi oranlarına sahiptir. Hormon benzeri aktiviteye sahiptir; üreme sistemi, tiroit ve davranışsal değişiklikleri etkiler.
• Octisalate: Octisalate UVB ışınlarını (ancak UVA ışınlarını değil) emmeye yardımcı olurken, aynı zamanda bir penetrasyon arttırıcıdır, yani cildinize geçen diğer bileşenlerin miktarını arttırır. Kimyasal bir güneş kremi zararlı bileşenler içeriyorsa, formülde Octisalate bulunduğunda bunların vücuda geçme olasılığı daha yüksektir.

  • Oxybenzone: Bu kimyasal UV filtresi, UVB ve UVA ışınlarını emer, ancak bir ışığa duyarlılaştırıcıdır. Nispeten yüksek cilt alerjisi oranlarına sahiptir.
  • Octocrylene: Bu kimyasal UV filtresi hem UVB hem de UVA ışınlarını emebilir. Nispeten yüksek cilt alerjisi oranlarına sahiptir.
  • Daha yüksek iç cilt sıcaklığından dolayı mevcut kahverengi lekelerin artmasına ve renk bozulmasına neden olabilir (aşırı ısınan cilt, melazma gibi kahverengi lekeleri daha da kötüleştirebilir).
  • Filtrenin güneş kremi özelliği göstermesi için uygulamadan sonra yaklaşık 20 dakika gerekir.
  • Geniş spektrumlu UVA ve UVB koruması elde etmek için çoklu bileşenler gereklidir. Bu da tahriş olasılığını artırır.

Kimyasal Güneş Koruyucuların Olumsuz Yönleri

  • SPF ne kadar yüksekse (SPF 50 veya üzeri SPF 100 formüller gibi), hassas cilt tipleri için tahriş riski o kadar yüksektir.
  • UV ışınlarını ısıya dönüştüren çalışma prensibi sebebiyle rozasea eğilimli cilt tipleri için olumsuz etkileri olabilir.

SPF50 ve Üstü Güneş Koruyucular Daha mı İyi Korur?

Güneş kremi ambalajlarında gördüğünüz yüksek SPF değerleri daha çok pazarlama ile ilgilidir. Aslında FDA, 50’den yüksek SPF değeri ile etiketlenen güneş kremlerini yasaklamayı teklif ediyor. Çünkü yüksek SPF değerine sahip güneş koruyucuların daha düşük SPF derecesine sahip güneş kremlerinden daha fazla koruma sağladığını gösteren hiçbir bilimsel kanıt yok. Önerilen faktör, minimum 30 SPF ve maksimum 50 SPF’dir.

SPF veya güneş koruma faktörü, bir güneş kreminin UVB ışınlarına karşı sağlayabileceği koruma ölçüsüdür. Güneş kremi uygulanan cildin, uygulama yapılmamış cilde göre ne kadar sürede yanacağına göre belirlenir.

Güneşe 10 dakika maruz kaldıktan sonra cilt yanmaya başlarsa, SPF 15 güneş kremi uygulamak, güneşin UVB ışınlarından 15 kat daha uzun bir koruma sağlar. Yani yaklaşık 150 dakika.

SPF ölçeği doğrusal değildir. Çünkü SPF 15, UVB ışınlarının %93’ünü, SPF 30, %97’sini ve SPF 50, %98’ini bloke eder. Yani SPF 50 bir güneş kreminin sizi güneşten SPF 30 güneş kremine göre yaklaşık iki kat daha fazla koruyacağını düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz.

Mineral Filtreli Kremler Yüzümüzü Daha mı Fazla Terletir?

Hayır! Güneş koruyucu uygulayın ya da uygulamayın, cildiniz aynı şekilde terler. Ter hızla buharlaşırsa, terli hissetmeyiz. Ter buharlaşmadığında ise, daha fazla terleme hissedilir.

Cildinizde güneş koruyucu bir krem olmadığında, cildin yüzeyi “pürüzlü” olur. Böylelikle ter, bu pürüzlü yapı sebebiyle daha küçük damlacıklar şeklinde kalır ve daha kolay buharlaşır. Bir mineral filtreli güneş koruyucu uyguladığında, cildin yüzeyi pürüzsüzleşir. Bununla birlikte damlacıklar, bu pürüzsüz yüzeyde bir araya gelip daha büyük damlacıklar oluşturma eğilimindedir (camdaki yağmur damlalarını düşünün).

Bunların buharlaşması daha küçük damlacıklardan daha uzun sürer. İşte o zaman yüzünüzden ter aktığını hissedersiniz. Bu da “daha fazla terlediğiniz” hissiyatına sebep olur.

Mineral filtreli güneş koruyucunuzun faydasını en üst düzeyde görmek için, güneş koruyucudan önce bir nemlendirici uygulamanızı tavsiye ederiz.

Sonuç Olarak Önemli Tavsiyeler

Bebeğinizin 6. Ayında Güneş Kremine Başlayın

Tüm bebeklerin cildi (sadece açık tenli olanların değil) güneş hasarına karşı özellikle hassastır. Bunun nedeni; güneşten korunma sağlayan doğal cilt pigmenti olan melaninin henüz tam gelişmemiş olmasıdır.

Bebeğiniz 6 aylık olduğunda, güneş koruyucu ile tanışma zamanı gelmiş demektir.

Aktif bileşenlere bakın; mineral filtreli bir güneş koruyucu en doğru seçim olacaktır.

Çünkü kimyasal filtreli güneş koruyucular cilt tarafından emilir ve kana karışır. Ayrıca cilt reaksiyonlarına sebep olma ihtimalleri daha fazladır. Ellerin arkası, yüz, kulaklar ve boyun gibi açıkta kalan tüm alanlarda güneş koruyucu kullanın.

Kış Aylarında da Güneş Kremi Kullanmayı Asla İhmal Etmeyin

Kış aylarında, düşmeye başlayan sıcaklıkların sizi aldatmasına izin vermeyin. Dışarıdaysanız, cildiniz UV hasarı riski altındadır.

Daha yüksek irtifa daha yüksek risk demektir. Kış aylarında, kış sporlarına meraklıysanız aman dikkat! Yüksek rakımlarda UV ışınları daha da yoğundur. Ayrıca, daha ince atmosfer güneşin zararlı ışınlarının çoğunu engellemediği için güneş yanığı riski daha yüksektir.

Daha da kötüsü, kar güneş ışınlarının %80’ini yansıtır. Karlı yamaçlarda geçen bir gün cildinize kumsalda geçen bir gün kadar zarar verebilir.

Cildinizi Bulutlu Günlerde Koruyun

Bulutlu bir günde güneş koruyucu kullanmak size garip mi geliyor? Araştırmalar, bulutların UV radyasyonunun etkisini artırabileceğini gösteriyor.

Güneş ışınları bulutların kenarlarından yansıyabiliyor ve radyasyonun bir mercek gibi odaklı ve tehlikeli olmasına neden olabiliyor.
Bu yüzden gündüz vakti güneşi göremeseniz bile cildinizi mutlaka güneşten koruyun.

Küçük Bir Dipnot:

Bronz bir tene sahip olmak için güneş altında geçirilen o kaygısız gençlik yıllarının faturası, yıllar sonra kırışıklık, sarkmış bir cilt, çiller, düzensiz pigmentasyon ve lekeler olarak ortaya çıkıyor.

Ama hiçbir şey için geç değil ve daha fazla UV hasarını önlemek için dört mevsim boyunca geniş spektrum koruma sağlayan bir güneş koruyucu kullanmayı sakın ihmal etme!

Unutma; güneş hasarını önlemek, hasarı gidermekten çok daha kolay!