- Vegan Hayata Yol Alırken Son Anda Vagondan İnenlerden misiniz?
- Formula 1’de tam 7 kez Dünya Şampiyonu olan Lewis Hamilton
- Vejeteryanlık kolay ama vegan olmak daha mı zor?
- Veganlarla alay etmeyi bırakın!
- Veganlığı suistimal edenlere ne demeli?
- Veganlık pahalı görünüyor. Yok mu bunu ekonomik hale getirmenin bir yolu?
- Ya eşim vegan olmak istemiyorsa? İlişkimizi etkiler mi?
- Denedin ama başaramadın mı? Pes etme!
Vegan Hayata Yol Alırken Son Anda Vagondan İnenlerden misiniz?
Bu yazı fikrinizi değiştirebilir.
50 yaşındayım ve yaklaşık iki yıldır veganım. Öncelikle şunu belirteyim; ben vegan olduysam, bir aslan bile vegan olabilir (iflah olmaz bir etoburdum.) Peki, nasıl vegan oldum? Üç yıl önce geçirdiğim bir kaza ve sonrasında yaşadıklarım sayesinde.
2018 Mayıs ayında bir Ramazan günü bisikletle antrenman yaparken arkadan bir otomobil çarptı. Çarpma sonrası öyle bir uçtum ki, Hezârfen bile yukarıdan kıskanmıştır. Aktif sporla yıllarca uğraşan biri olarak, bu kaza sonrası spora zorunluluktan ara verince, hızla kilo almaya başladım. Alışkanlıklarım değişmeye ve zamanımın çoğu TV başında geçmeye başladı. Ve birgün; tam olarak 21 Haziran 2019’da o iğrenç görüntülere rastladım; “Yulin Köpek Eti Festivali”. İçim dışıma çıkmıştı. Köpek yemek mi? Bu nasıl bir insanlık dışı festival? Bizlerin can dostu dediği, yolda görünce boynuna sarıldığı o patili dostlarımızı insan neden yemek ister ki?
Cevabı aslında çok basit ve acı… Sen 1.000.000.000 (bir milyar) Hindu için kutsal olan ineği löpür löpür yiyorsan, binlerce yıldır insanın en iyi dostlarından olan atları Fransızlar yiyorsa, Çinli de köpek yemeyi kendinde hak görür. İşte o gün vejeteryan olmaya karar verdim.
Her şerden bir hayır doğar dedikleri tam da bu olsa gerek. İtiraf etmeliyim hayatımda verdiğim en isabetli kararlardan biri oldu vejeteryan beslenmeyi tercih etmek. Kendimi çok daha zinde ve algıları çok daha açık hissetmeye başlamıştım. Yaklaşık dört ay olmuştu ki Netflix’te o belgesele denk geldim. The Game Changers… Bir sakatlık sonrası evde vakit öldürürken bitkisel beslenmenin önemini keşfeden bir UFC dövüşçüsünün, bilim insanları, vegan ünlüler, sporcular (Arnold bile var) ile yaptığı röportajları ve onların vegan hayata geçişini anlatan bir belgesel film. Anlatılanlar çok mantıklı şeyler gibi gelmiyordu ve tutarsızlıklar içeriyordu. Ama Olimpiyat Şampiyonaları, Formula 1 efsanesi, Terminatör ve hatta Mike Tyson delirmiş olamazdı.
Formula 1’de tam 7 kez Dünya Şampiyonu olan Lewis Hamilton
“Veganlık gezegenimizi gerçekten kurtarmanın tek yolu” diyor.
“Kaynakları aşırı kullandıkça birçok canlının neslinin tükenmesi daha olası hale geliyor. Dünya liderleri ya eğitimsiz ya da çevreyi hiç umursamıyor” diye belirtiyor.
Vejeteryanlık kolay ama vegan olmak daha mı zor?
Kaşarlı tost, ayran, sarımsaklı yoğurt, omlet, kızarmış ekmek üstü tereyağ, ızgara hellim… Eee nerede kaldı hayatın tadı? Meğer hayat tam da bundan sonra daha derin bir anlam kazanıyormuş. Çünkü vejeteryanlık bir beslenme tercihi olsa da veganlık sadece bir diyet seçimi değil; giyim, ev tekstili ve cilt bakımı dahil olmak üzere hemen hemen her alanda tüketici tercihlerine yön veren bir yaşam biçimi.
Şunu açıkça vurgulamak istiyorum. Ben bir diyetisyen ya da beslenme uzmanı değilim. Veganlığın sadece beslenme yönüyle ele alınmasını da tavsiye etmiyorum. Eğer veganlığı sadece bir beslenme şekli olarak görüyorsanız, bence daha büyük resme bakmaya çalışın ve nedenlerinizi iyi sorgulayın. Vejeteryanlıktan veganlığa geçişim; yumurtanın, süt ürünlerinin, balın zararlı olmasından dolayı değil. Bunlara olan talebin gezegene verdiği zarardan ötürü! Çünkü talep oldukça arz artıyor. Bu da ekolojik yıkımı daha da hızlandırıyor. Nasıl mı?
“Çiftlik hayvanlarına ve bu hayvanları besleyen mahsullere daha fazla yer açmak için her dakika yedi futbol sahası kadar orman arazisi yok oluyor. The World Watch Institute, dünyadaki sera gazı emisyonlarının en az %51’inin hayvancılık ve hayvancılık endüstrisinin yan ürünlerinden kaynaklandığını belirtiyor.“
Veganım çünkü; hayvansal ürünlerden elde edilen gıda, giyim ve kozmetik ürünlerini TÜKETMİYORUM. Hayvanlar üzerinde test edilen ürünleri KULLANMIYORUM. Hayvanları istismar eden etkinliklere (sirklere, hayvanat bahçelerine, yunus şovlarına vb. gibi) KATILMIYORUM. Bunların sadece diyetle ve beslenme tercihi ile alakası yok. Dünyamız için kaygı duyuyorum ve gelecek nesillerin yaşam hakkını da savunuyorum.
Veganlarla alay etmeyi bırakın!
Evet. Bir vegansanız acı ama gerçek; toplumun bir kesimi sizin bu endişelerinize karşı alaycı ve hatta saldırgan bir tavırla yaklaşabilir. Etik değerlerinizi ve çevre konusundaki duyarlılığınızı küçümseyebilirler. Vegan bir yaşantı fikrine henüz hazır olamayanlar en azından sürdürülebilir bir gelecek inşa etme çabalarımıza saygı göstermek zorundalar. Bilimadamları; her geçen gün daha fazla tahrip ettiğimiz bu gezegende daha sağlıklı yaşamak istiyorsak, şimdi olduğundan çok daha az hayvansal ürün tüketilmesinin kaçınılmaz olduğunu söylüyor. Bunun önemini şu an fark edemeyenler ne yazık ki çoğunlukta.
Veganlığı suistimal edenlere ne demeli?
Bir ürünün vegan olması iyi olduğu anlamına gelmeyebilir. Ne yazık ki veganlık, sömürülme tehlikesiyle karşı karşıya. Dünya çapında sayıları beş yüz milyonu geçen vegan topluluk özellikle kozmetik üreticilerinin iştahını kabartıyor ve vegan iddiası olan bazı ürünler, hayvanlar üzerinde test edilmediğini – zulüm içermediğini – garanti etse de, siz ya da çevre için sağlıklı olamayabiliyor.
Yoğun bir şekilde vegan olarak pazarlanan ve % 100 güvenli ve % 100 zulümsüz olduklarını iddia eden pazardaki bazı ürünlerde tek bir doğal içerik bile yok.
Veganlık pahalı görünüyor. Yok mu bunu ekonomik hale getirmenin bir yolu?
Şu bir gerçek; eğer bir ürün Vegan etiketi taşıyorsa genel olarak pahalı satılıyor. Saçma ama böyle. Sanki alternatifi yokmuş gibi düşünüyor bazı üreticiler herhalde. Özellike gıda opsiyonlarınız zaten temel olarak meyve, sebze ve kuru yemiş. Ama işlenmiş ya da hazır vegan gıdalar alacaksanız garip şekilde fiyatlar havalimanı restoran tarifesine zıplıyor.
Ya eşim vegan olmak istemiyorsa? İlişkimizi etkiler mi?
Eşim vegan değil. Ama öğreniyor ve tercihleri değişiyor. Sonuçta ben bir günde vegan olmadım. Veganların, vegan olmayanlara ve vegan olmayanların da veganlara saygı duyması bir medeniyet göstergesi. Kimse tercihleri için zorlanmamalı. Ama daha öncede bahsettiğim gibi, benim veganlığa bakış açım sadece bitkisel beslenme seviyesinde değil. Bu sebeple eşimin tercihlerinde; hiç olmazsa kozmetik ya da tekstil alış verişlerinde daha duyarlı olma çabası bile beni müthiş mutlu ediyor.
Denedin ama başaramadın mı? Pes etme!
Biz sadece insanız ve hata yaparız. Deneyip başaramadıklarımız olursa tekrar deneriz. Neden vegan olduğunuzu hatırlayın. Sizi bu bilince iten motifleri düşünün. Tavşan Ralph videosunu o kadar çabuk unutmuş olamazsınız, değil mi? Bu konuda fazla moralinizi bozmayın. Veganlar mükemmel değil elbette. Ama vegan olmaları sadece kendileri için değil tüm canlılar için aldıkları bir karar. İşte bu mükemmel!
Syorell’in son iki senedir tamamen doğal içerikli ve vegan bir marka olmasının temel sebebi de bu. Tüm canlıları korumak. Vicdansız bilim, ruhun ölümüdür!